Çağımız o kadar hızlı ilerliyor ki, daha yeni bir şeye ayak uyduramamışken ardından gelecek şeyi merak ediyoruz. Hızlı tüketiyoruz, Sınırsız isteklerimiz var; " Nede olsa bunları karşılayan Markalar var. " diyerek, sürekli yeni şeyler istiyoruz. Bu yüzden çabuk sıkılıyoruz. Yeri geliyor markaların oyuncakları haline geliyoruz. Onlarla yatıp onlarla kalkıyoruz. Neden bu markayı tercih ediyorsun ? diye söylendiğinde somut özelliklerinden çok soyut özellikleri vurgulanıyor. Neden ? çünkü; " Onlar Prestij sahibi ve tam benlik " dediğimiz markalar.
Markalar günümüzde öyle bir seviyeye geldi ki ( Global Markalar ) ne üretirse satar, ne yaparsa tutulur. Gözüyle bakılıyor. Neden olmasın ki ? Ellerinde çok güçlü bir iletişim ağı ve pazarında binlerce markasına bağlı insan bulunuyor. Gel gelelim müşterilere, markalar bu kadar güçlü ama asıl güç tabi ki de müşterinin elinde, marka içinde yaşanan bir olumsuz tutum bile müşterilerinin kafasında soru işareti bırakabilir. En basit örneğiyle; " Dünyaca ünlü bir marka bunu nasıl yapar ? " diye düşünülebilir. Ama markalar işin o kadar iyi kurdu olmuş ki, iki sosyal sorumluluk projesi yada vb. işler yaparak müşterilerinin gözünü rahatça boyayabilir. Çünkü; ellerinde istedikleri gibi oynayabilecekleri bir iletişim teknolojisi var. Kısacası; markalar çok büyük hatalar yapmadıkları sürece hatalarını unutturabiliyor. Tabi bizde hiç bitmeyen isteklerimize devam ediyoruz.
İleriye dönük bakacak olursak küresel pazarların bu kadar daralmasıyla müşteriler bir çember etrafında toplanacak ve sürekli bir bilgi ve ürün bombardımanına maruz kalacak. Belki ülke devletleri bile ortadan kalkacak. Markalar hükmedecek ülkelere, müşterilerini hükmettikleri gibi... Biz mi ? o kadar şey değişirken biz hala vazgeçmeyeceğiz hep tüketeceğiz...