Güçlü Markalar,


Global markalar ve onların arkalarından gelen yenilikler zinciri ve insanların her yeniliğe ayak uydurma isteği markaların gücüne güç katmaya devam ediyor. Önceleri ufak kitleler halinde başlayan müşteri portfolyoları kitlesel ve küresel olarak devam etmektedir. Kısaca; Markaların bu kadar güçlü olabilmelerinde başarılarının yanı sıra küresel pazarlara hitap etmeleridir. Güçlü markalar, dediğimizde akla ilk gelen yüksek satış tirajları olan ve müşteri potansiyeli yüksek markalar geliyor ama markalar Üsküdar'ı geçeli çok oldu. Hatta şuan kendi imparatorluklarını kurma seviyesindeler desek tam yeridir.
Markaların hedef tahtası olan müşteriler ise kurulan bu imparatorluğun piyonu olarak görevlerini başarıyla yerine getiriyor. Alıyor, tüketiyor, kendi çevresinde reklamını yapıyor, ( markalar için bulunmaz bir nimet diyebiliriz.) benimsiyor ve bu gittikçe böyle uzamaya devam ediyor. Tabi bunlar olurken markaların pastalarında ki dilimlerde büyümeye devam ediyor. Müşteriler ne kadar yeniliğe aç ise markalar o kadar güçleniyor. Markalarda zaten bunun farkında olarak insanların zihnine öyle bir kodluyor ki tüketici hiç gereksinim duymasa bile sırf o markanın ürünü diyerek satın alıyor.
Günümüzde insanların zihninde en büyük yere sahip olan markaların başında coca-cola ve apple geliyor diyebilirim. Öyle muazzam kodluyorlar ki mesajlarını sıradan bir poşetin üstüne logolarını dahi koysalar satarlar.Markaların verdiği mesajlar onları güçlü yapan en büyük nedenlerin arasındadır.
Coca-cola özellikle evrensel değerler üzerinde durarak bu kadar güçlü bir marka olmayı başardı diyebiliriz. Ayrıca; Mutluluk ve paylaşmak gibi kavramların üzerine giderek insanların zihinlerinde büyük bir konuma sahip oldu.
Kısaca; Markaların gücü hiçte küçümsenecek kadar küçük değil, ellerinde güçlü argümanları, kullanacakları teknoloji/iletişim silahları, hazırda bekleyen piyonları ve git gide yükselen bir imparatorlukları var.